peki ya?

29 Nisan 2009 Çarşamba

biz d(iyem)ediğin

biz uzaklarda uzak olmanın büyüsüne kapılmış küçük çocuklardık. biz uzaklarda durmadan uzaklardan bile kaçardık. yakın olmanın verdiği samimiyet çevreleyemedi bünyemizi. yakınlarda erişilemeyecek arzuların esirindeydi ruhumuz. koşacak cesaretimiz yoktu; duracak zihniyetimiz meşru değildi. kaybolamayışlarımızın tenhalarında görünmez limanlara sığındık varolabilmek için.

biz sevdayı insanlardan değil kuşlardan öğrendik. çirkin değildi önümüze atılan mutluluklarla avunmak. paytak adımlarla yaklaştığımız tutkumuzdan kıvrak manevralarla sıyrılmaya çalışmadık. ufacık beynimize yerleştirdiğimiz yüceliğin altında ezilmedik hiçbir zaman. olumsuzlama ekleri sadece ellerimizle şekillendirdiğimiz hayatımıza yakıştıramadıklarımızın yanındaydı; hiçbir zaman ‘onların’ belirttiklerine dair olmadı.

biz şiir okuduk…………….biz şarkılar söyledik………………..biz türküler çığırdık. bir ümit yaşar oğuzcan gizliydi büyüklüğünde, kavuşamayışlarımızda ve senin arkanı dönüp gidişlerinde. bir shakespeare durmadan soneler yazardı benim bitmeyen güzelliğime. “geçmiş değil bugün gibi” yaşadık (?!) birbirimizi, tınısı saran bir şarkının içinde. isyanımız vuku buldu yusuf hayaloğlu’nun dizelerinde.

biz o ne kadar uğraşılsa da biz olamayanlardık. bir ‘sen’ vardın, bir de ‘ben’ vardım. çok çabaladık, -hiç çabalamadık- , çok konuştuk –hiç konuşmadık-, öylece kalakaldık. sonuca varamayanlardık, vardığında eremeyenlerdik. olasılıklarla örülmüş bir benginin ortasında bir ömürlük arsaya konanlardık. uzaktık, insancıldık, faraziydik, kavramdık…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder