peki ya?

29 Nisan 2009 Çarşamba

pasif-depresif

hayatında bir şeyleri tecrübe etmeden sadece görmüş, özenerek benimsemiş ve benimseyerek oluşturduğu haksız yıkımlardan biteviye zevk almış bir insan için artık yapılabilecek hiçbir şey yoktur. ki hayatında kendisine yaşattığı bütün her şey, özenip de uygulamaya geçirerek yaşantısına monte ettiklerinden ibaret olanlar aslında sadece pasif izleyicilerdir ve ne yazık ki bunun farkında bile değillerdir.

bu pasif izleyicilerin hayatından gölge yolcular geçer. monte edilmiş bir yaşantı gibi monte edilenin kimyasına karıştırılan gölge yolcular etraflarında bir müddet olduklarından farklı işlevleri yerine getirirler ama ne yazık ki onlar da aslında gerçek olmadıklarının farkında değillerdir.

pasif izleyicilerin hep süregelmiş olanı devam ettirmelerinden ötürü belli bir prototipe sığdırılabilecek genel karakteristik özellikleri vardır. kendi çaplarında klişeleşmiş ve başkaları tarafından artık kendilerine mal edilmiş özlü sözlerini sürekli çeşitli yerlerde genel-geçer bir doğruymuş gibi dile getirirler. onlar için aslında hayat basittir, her zaman bir kural vardır ama ya bu kural yanlış oluşturulmuş ya da sadece çiğnenmesi için yapılandırılmıştır.

mutsuzluk çoğu zaman pasif izleyicilerin hayatında odak noktasıdır. her zaman etrafından biten çiçeklerin güzelliğini değil de bir gün öleceklerini düşünürler; hayatlarına girmiş ya da girmekte olan herkes aslında bir gün gitmek için gelmiştir; yaşanılası hiçbir şey kendilerinde hiçbir zaman somut olarak varolmadığı gibi, böyle bir şeyin soyut olarak kavramı dahi onlar için düşünülebilir değildir. pasif izleyiciler mutsuzluğu bir yaşam tarzı olarak benimsediklerinin ayrımını yapamadıkları gibi, aslında bundan hoşnut olduklarının bilincinde de değillerdir.

gölge yolcuların pasif izleyicilerin monte edilmiş yaşantılarının kimyasına karıştırılmalarından ötürü daha yolun en başından kendilerine yükledikleri veya kendilerine yüklenmiş bir misyonları vardır. o anda, o handa bir süre duraklamaya ihtiyacı olan gölge yolcular bu misyonu gerçek yaşam tarzları gibi benimserler. o noktada gölge yolcular sanki bir gölge değilmişlercesine pasif izleyicilerin suni gerçeklerinde parlak bir ışık gibi yansırlar, efsunlu bir varlık gibi yön gösterici olma vasfıyla donatılırlar.

bu vasıflarla donatılmış gölge yolcular bir anlık gerçekmiş gibi hissedebilmenin salgıladığı endorfinle pasif izleyiciler tarafından bir müddet dünyanın merkeziymiş gibi hissettirilirler ve bir yolcu için bu zaten çoğu zaman yeterlidir. bu noktada gölge yolcuları da bir prototipin içine sokmak yerinde olduğu kadar gereklidir. gölge yolcu ilüzyon bir kurtarıcı, halüsinasyon bir mutluluk, sanal bir sığınaktır.

gölge yolcu bir yolcudur.. pasif izleyici ve gölge yolcu bir süre boyunca hiçbir şeye aldırmıyormuşcasına her şey çok güzel gidiyormuş gibi yapacaklardır. ama hayatında bir şeyleri tecrübe etmeden sadece görmüş, özenerek benimsemiş ve benimseyerek oluşturduğu haksız yıkımlardan biteviye zevk almış pasif izleyici eninde sonunda kendini mutsuzluğuna esir etmek, pasif yolcunun hayatına monte edilmiş yaşantılarının kimsına karıştırılmış gölge yolcu eninde sonunda gitmek zorundadır.

böylece aslında kendisinde huzur bulunulan lakin her fırsatta hayata isyanın öznesi haline getirilip kendisine isyan edinilen mutsuzluk başlar. tabi ne yazık ki bu mutsuzluk da en az pasif izleyici ve gölge yolcu kadar gerçek olmayanlar evreninin bir parçası olarak ait olduğu yere konmayacaktır. bütün bunlar zaten hiç gerçek olmamıştı. şimdi herkes kendi yoluna.

10.04.2008 / 15.03

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder